Bazen kafamın içi karşımdakine anlatmak istediklerimle dolup taşıyor. Zihnim hayal edilemeyecek genişlikte bir orman gibi. Bir sürü imge, manzara, çiçek, parça parça kelimeler, yüzler… Hepsi diri ve canlı olarak kafamın içinde. Bana “Anlat hadi!” diye haykırdıklarını duyabiliyorum. Tam “Anlatacak ne güzel bir hikâyem var.” diye düşündüğüm sırada eğer endişeliysem; hop hiçbir şey yapamıyorum, öylece kalakalıyorum. Bazı zamanlar bir şey yaparken onun doğru olup olmadığı konusunda aklı karışan sadece ben değilim biliyorum. Ben özellikle bu durumlarda kapılırım endişeye.
Endişe bana canlı hissettirmiyor. Sanki dünyaya çok da ait olmayan bir duygu bu endişe. Üstüme konduğu an ben de yabancılaşıyorum her şeye. Bizi ayırmaları için bazen büyülü bir vaftiz gerekiyor sanki. Bu noktada endişe seline kapılmamak bu hikâyenin ana fikri. En başından itibaren şu ya da bu diye peşin hüküm vermeden, duruma uygun gözünü kulağını dört açmak, yüreğini ve zihnini açık tutmak.
Şimdi Bakalım Neymiş Bu Endişe:
Zihinde dolaşan ince bir korku akıntısıdır, ne kadar uzun süre akarsa o kadar derin izler bırakır, yeterince uzun ve uzmanca endişelenirsek sonunda endişe nevrozuna yakalanırız. Hayatımıza bir şey kazandırdığı ya da fayda sağladığı yoktur. Bugüne kadar kendisiyle birlikteyken hiçbir şey başarmış değilim şahsen.
Endişe ile ilgili bir vaka örneği okumuştum bir kitapta. Adam, doktora tesadüfen uçakta rastlıyordu ve kendisine televizyondan aşina olduğu için direkt randevu istiyordu. Doktor tabi ki elinden gelen yardımı yapacağını söylüyordu adama. Doktor, özetle her önerisinin basit ve işe yarar olduğunu ancak adamın hepsine ”Evet….ama” diyerek itiraz ettiğini ve “Görüyorsunuz siz de yanıt bulamıyorsunuz.” der gibi sırıttığını söylüyordu. “Aniden kavradım durumu; yanıt değil itiraz arıyordu, çıkışsız düşünme biçimine saplanmıştı.” diyordu o adam için doktor.
”EVET… AMA…”
Bir kere, büyük sorunlarımız olduğunu kanıtlamaktan vazgeçmemiz gerekiyor. Aklımızın tüm yanıtlara sahip olduğunu unutmayalım. Düşünce çıkmazından çıkmanın tek yolu düşünce biçimini değiştirmektir.
Düş kuvvetimizi olumlu ya da olumsuz yönde kullanabiliriz. En kötü olasılığı düşünürsek bu endişedir ve olumsuz bir şeydir. Evet, bazen endişe duyduğumuz durumlar gerçek olabilir ancak olan olay ne denli kötü de olsa endişe ondan daha kötüdür.
Endişe Yarınlarımın Sorunlarını Değil, Bugünümün Huzurunu Yok Ediyor.
Yıkıcı düşünme, aklın yaratıcı sürecinin akışını engeller ve bulaşıcıdır. Düşünsenize, hayal dünyamı engellediği gibi bir de kötüleştiriyor! İnsan zaten aynı anda iki şeyi düşünemez. Bazen öyle hızlı düşünürüz ki sanki aynı anda çok şey düşünüyormuşuz gibi olur, ancak bir seferde yalnız bir düşünceye odaklanabiliriz. Odağımız ne? Önemli soru bu. Benim tüm fizyolojimi, psikolojimi, sosyal hayatımı ve aşk hayatımı etkilemiyor mu bu düşünceler? Evet. Fiziksel hastalığımın en önemli nedenlerinden biri endişe olabilir mi? Evet.
Ben ilk adım olarak (özellikle üniversiteden yeni mezun olduğum zamanlarda) endişelerimin bana hiçbir şey kazandırmadığını, bana zarar verdiğini ve en büyük arzularımın gerçekleşmesine engel olduğunu kabul ettim. Hayatımda gerçekten olumsuz etkileri vardı. Benden çiçek kokulu düşlerimi almıştı, onun yerine her şeyin en olumsuzunu düşünen bir Özge yaratmaya çalışıyordu resmen. Yarına, sağlığa, yalnızlığa ve daha birçok şeye dair endişeler silsilesi. Bir de lanet olası, endişelenecek sebep bulmak hiç zor değil hemencecik bulunuyor. Böyle işte bu endişe. Ama ben ondan kurtulmaya istekliydim.
Her şeyi mümkün kılacak olan benim. Unutmayalım ki düşüncelerimiz geleceğimize şekil verecek kalıbı sağlıyor. Yapın! Çekindiğiniz telefon konuşmasını yapın, ilan-ı aşk edin, “Acaba ne der ki?” diye endişelendiğiniz sözleri söyleyin, vermekten kaçındığınız o kararı verin. Erteleyip durduğunuz proje ödevinize başlayın, “Beni almazlar ya.” dediğiniz o iş yerine görüşmeye gidin. Ama atılması gereken o adımı uzun uzun düşünüp, hayatınızı kâbus haline getirip harcamayın zamanı. İçinde kendimizi kaybettiğimiz o hayali durumlar var ya, hah işte onlar çok b.ktan çünkü. Bir şeyi yapmak onu düşünmekten daha kolay.
Benim için müziğin güzel olması yeterli. Bu dünyada her zaman harika ve güzel şeyleri elde edemeyiz değil mi? Bazen şarkı sözlerinin anlamını dikkate almadan sadece şarkıyı severim. Hem somurtmaya devam edersem yüzümde kalıcı kırışıklar oluşur.
Korkmayacağız; bugünü yaşayacağız. Her günü geldiği gibi karşılayacağız. Geleceğimiz ihtiyacımız olan şeylerle donatılmıştır, mutlaka inanacağız.
Bunları da sevebilirsiniz...
Devamı: Özge Akıncı - Binbir Gece Terapileri
“Ve’’ Maceraya Gidiyorum
"Benim serüvenimden bir yer ayırt, Aman, mutsuz bir yer olmasın!" Soru 1: Yaşamıma bıyık bıraksam ve küpe taksam yakışır mı Sadri Abi? Lise …
Yumurta Çatladı: “Sen” Çıktı
Hayatımın üstünde imkânlı kuşlar uçuyor. "Sokakta giderken, kendi kendime Gülümsediğimin farkına vardığım zaman Beni deli zannedeceklerini düşünüp Gülümsüyorum." Merhaba, gülücükler sizlere. İstanbul’un en sevdiğim semtlerinden birinde …
Gürültüyle Açan Düşünce Çiçeğim
“Gün olur, alır başımı giderim, Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda. Şu ada senin, bu ada benim, Yelkovan kuşlarının peşi sıra. …