Tanıtım yazısı “Cinlerin ve perilerin cirit attığı söylenen köşke hizmetçiliğe giden saf ve temiz yürekli Muhsine, kendisini ahlaksız bir oyunun içinde bulur. Yanlış öğretilerin, cehaletin ve geleneklerin girdabından kendini ve beraberindeki diğer kadınlar kurtarmaya çalışır. ” olan bir oyun hakkında ne düşünürdünüz desem, büyük ihtimalle “belki biraz kasvetli, inceden ürpermeli, hafiften öğüt veren, TABİİ Kİ TOPLUMSAL MESAJLI dramatik-korku karışımı bir oyundur herhalde ne biliyim” derdiniz…. de işte tam öyle değil.
Bir kere oyun acayip eğlenceli! Güneş Bulak şefliğindeki orkestranın çaldığı şarkılara ritim tutarken ve Velat Can, Eray Bıçak, Göker Yıldız, Tuğçe Topçu, Erem Can, Süleyman Demirkol, B. Tamer Aksu, Meltem Işın, Özden Uslusoy, Dilara Suer, Mehtap Çınar’ın hemen hemen “her türden” dans gösterisini izlerken 2 saat 40 dakika’ nın (2 perde) nasıl geçtiğini anlamak mümkün olmuyor.
Şarkılara özellikle dikkat çekmek istiyorum. Her şarkı, oyunu uyarlayan ve yöneten Metin Arslan’ın söyleneceği sahne için özel hazırlamış olduğu sözlere sahip ve melodik olarak da akılda kalıcı. Buradan yetkililere seslenerek: “Gulyabani Müzikali Şarkıları” isimli bir albüm projesi düşünmez miydiniz? Olsa süper olur valla” diyorum.
Müzikalin “şov” kısmı bahsettiğim gibi son derece cezbedici. Gelelim oyun metnine. Bildiğiniz gibi Gulyabani, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın yazmış olduğu bir roman. Eski tarihli eserlerin günümüze uyarlanması konusu hep eleştirilere maruz kalmıştır. Bir döneme damga vurmuş dizi olan Aşk-ı Memnu vakası var ki, orada uyarlamanın hızı alınamamış ilerde de giyilebilecek derecede “geniş” bir modelleme yapılmıştı. Gulyabani’de ise durum böyle değil. Oyunun metni oluşturulurken tamamen kitaba sadık kalınmış ve kostümünden dekoruna kadar tüm unsurlar kitabın yazıldığı yıllara uygun olacak şekilde hazırlanmış. Burada eleştirilen bir nokta var, o da dans şovlarının bir kısmının modern tarzda oluşunun oyuna uygun olmadığı yönünde. Açıkçası ben bu “tezatlığı” dozunda bulduğum için bu görüşe katılmıyorum.
Tanıtım yazısını okuyup oyun hakkındaki düşüncelerini sorduğumda “toplumsal mesajlı” oluşunu beyan eden arkadaşlar hala buradaysa şimdi sizi tebrik etme zamanı! Evet arkadaşlar, oyunun konusu erkekler tarafından ezilen kadınların çaresizliği. Peki bu nasıl yansıtılıyor derseniz “nasıl değil kaç defa diyecektin herhalde” derim. Gerek şarkılarda gerekse repliklerde defalarca tekrarlanan “kadınız, ezilmeye mahkumuz” yakınmaları biraz fazla olmuş. Bir yetişkin oyununda verilmek istenen mesajı seyircinin oyundaki imgelede yakalamasını daha şık buluyorum. Muhsine karakteri üzerinden kaderine mahkum edilen kadının kendi ayakları üzerinde durmaya kadar giden değişiminin sahnelenmesi toplumsal dayatmaya bariz bir başkaldırıyken oyunun muhtelif yerlerinde sürekli ezilen taraf olmanın vurgulanması acındırma yapılıyormuş hissi uyandırdı bende.
Muhsine demişken oyuncuları anmadan olmaz. Cast seçimine diyecek söz yok. Ali Fuat Çimen, Elif Nutku, Mehlika Balkan, Funda Eskioğlu, Sitare Bilge, Adnan Yiğit, Filiz Coşkuner, Fırat Demir, Serdar Şeker, Kerem Gökçer bir müzikalin hakkı neyse onu fazlasıyla verecek kadar yetenekli ve saygıdeğer oyuncular. Her birinin bundan sonra yer alacakları oyunları şimdiden merakla bekliyorum.
Sonuç olarak sandığımın aksine yüksek temposuyla beklentimi fazlasıyla karşılamış olan Gulyabani’ye siz de gitmek isterseniz biletlerinin satışa çıkar çıkmaz hızla tükendiğini bilerek erken davranmanız gerektiğini bilmelisiniz.
(Not: albüm konusunda ciddiyim!)
Elif Bostancı
Bunları da sevebilirsiniz...
Devamı: Bahçe
Gevende Konserinden Notlar
Gevende ülkemizin en nev-i şahsına münhasır gruplarından biri. Herhalde “Gevende’nin tarzı nedir?” …
“RENT” Müzikali İzlenimleri
Hayatımda ilk kez, sahnede müzikal izledim. Üstelik bu müzikal, yıllar önce rol alma şansına sahip olduğum opera eseri La Boheme’den …
Neyse’ye Dair…
Birazdan okuyacaklarınız tamamen hissi olup, objektif olma kaygısı güdülmeksizin yazılmıştır. Şu an bulunduğunuz yaşa gelene kadar karakterimize farkında olmadan şekil …