Bu hafta biraz farklı bir konsept uygulamak istedim. Hem okuması kolay olsun, hem biraz kötü eleştiri de yapayım istedim. Her hafta uzun uzun ay böyle güzel, şurası çok güzel, valla da güzel demekten ben de biraz sıkılmıştım ne yalan söyleyeyim.
Elimizde beş adet film var. Bunların bir kısmı henüz vizyonda olan filmler. Bir kısmı ise yakında vizyona girecek olan filmler. Farklı olarak ise bu hafta filmleri izlemedim sadece fragmanlara olan ön yargılarımı sizlerle paylaşacağım.
Eski Sevgili
Eski Sevgili filmi 5 Mayıs’ta vizyona giren, romantizm ve komedi türünde bir film. Başrollerinde Tolgahan Sayışman ve Bade İşçil oynamakta. Hikaye eskiden sevgili olan iki çiftin tekrar karşılaşmasını ve aralarında geçenleri konu almakta.
Filmin karakter tasarımları maalesef yine klişelerden kurulmuş. Tripli, cırtlak bir kız rolü ile birlikte bir o kadar da zamanında odun olmuş ama sonradan “ay bakın ne kadar yumuşadım da doğru yola geldim” diyen bir erkeğimiz var. Esprilerimiz de maalesef çok ortalama hatta ortalamanın altında kalıyor. Mesela Sadi Celil Cengiz’in “Aa horoz! Bayılırım” dedikten sonra fiziksel olarak da bayılması beni bir dakikalık hüzün bakışına sevk etti.
Fragmanın ilk yarısında “komediyiz” derken ikinci yarısında “aa dur romantizmi unuttuk” demişler. Bir anda bütün hava değişiyor ve “Hayatın ilk yarısı ikinci yarıyı beklemekle, ikinci yarısı ise ilk yarısında yaptığın pişmanlıkla geçer” gibi felsefemtırak cümlelere maruz kalıyoruz. Kısacası “e bunun aynısı evde var” dedirtecek bir konuyla yine karşımızda.
666: Cin Musallatı
Ah yine bir Türk korku filmi ve tahmin edin konusu ne? Bildiniz. Birbirinden özgün konular ve hikayeler içeren onca korku filmi olmasına rağmen biz nedense dini konuların dışına çıkamıyoruz.
5 Mayıs’ta vizyona giren film, alıştığımız üzere tanınmadık oyuncular içeren düşük bütçeli bir korku filmi. Filmde yine kötü kamera açıları ve kötü ışıklandırmalar bulunmakta. Yine aniden önümüze fırlayan korkunçlu görüntüler… Büyü yapanlar… Duvarda kanla yazılmış okunaklı olmayan yazılar… Eski bir ev, eski bir oda… Ölen ve ölü bulunan kişiler… Kısacası birbirinden farklı isimlerle izlediğiniz yüzlerce korku filmi, orijinal olmayan yeni ismiyle karşınızda.
Ne Çıkarsa Bahtına Gari
Korku filmleri hep aynı konuyu kullanıyor dedik ama komedilerin de bundan arta kalan bir yanı yok. Bir dönem Karadeniz şivesi ile yapılan komedi son zamanlarda yerini Trakya şivesine bıraktı. Komik olan ve Trakya şivesi kullanılan filmlerden bahsetmiyorum. Sadece şive ile argo konuşularak komedi yaratmaya çalışan filmlerden bahsediyorum. Fragmanda da bahsettiğim küfürlerden bolca duymanız mümkün. Karakterlerin bolca kullandığı abartılı yüz ifadeleri de bir diğer komedi silahı adeta. E osuruk esprisi? Eee kambersiz düğün mü şeymiş şeyolurmuş hiç demek istiyorum. He bir de gay amca esprisi… Kafamı karıştıran şey ise yine cin var. Ben cini korku filminde bıraktık sanıyordum hâlbuki. Neyse.
Filmin bir diğer dikkat çeken noktası ise ses efektleri. Yeterince komik olmayan sahneleri kurtarmak için üzerine eklenmiş gibi duruyorlar. Filmde yoktur diye ümit ediyorum ama fragmandaki “fhut fhut fhut” şeklindeki sahne geçişleri de bir nokradan sonra sinir bozucu olabiliyor.
Son olarak filmimiz 12 Mayıs’ta sinemalardaki yerini aldı.
Hızlı ve Tüplü
19 Mayıs’ta vizyona girecek olan film, Amerikalı abisi gibi yine araba yarışları içeren macera filmi. Film tüplü Şahin (ya da Doğan. Doğan görünümlü Şahin?) ile zengin bebelerin tabiri caiz ise “eline veren” bir delikanlıyı anlatmakta. Yurdum malı, yurdum delikanlısı heyt be duygularıyla coşuyor yani kısacası film. Türk olduğundandır diye düşünüyorum “komedi” kategorisine de giriyor. Fragmanda izlediğim kadarıyla komik bir sahneye denk gelmedim. Sanırım film, parodi filmi olduğu için komik denmiş. Veya ana karakter Trakya şivesi konuştuğu için otomatik olarak komedi sayılıyor.
Kanlı Oyun (Scare Campaign)
Sadece Türkler değil elbette yabancılar da korku filmi dendiğinde tekrara düşmeyi seviyor. 19 Mayıs’ta vizyona girecek olan filmimiz Avustralya yapımı. Hikayeye göre insanlara şaka yapan korku evi temalı bir şirketimiz var. Ama bir gün bir psikopat geliyor ve avcılar av durumuna düşüyor. Hikaye az biraz özgün gibi de dursa aynı korku filmlerinin laciverti diyebiliriz bence. Yine köşe bucak kaçmalar, gerilim dolu anlar. Yine güvenlik kameralarıyla izlenen cinayet anları. Psikopatımız tarafından tek tek avlanarak nesli tükenen insanlarımız. Filmin tek eksiği şişko gözlüklü. Yoksa gencecik kızımız ilk kurban olmazdı heralde.
Filmleri yakın tarihlerden seçtik ve biraz günah keçisi gibi oldu farkındayım. Bu filmler en kötüleridir demek değil amacım. Bunca zaman, para ve emek harcanmış yapımları yerden yere vurmak benim haddime değil tabi ki. Ama fark ettiğiniz üzere derdim filmlerin iyi ya da kötü olması değil, daha çok özgün olmaması. Biliyorum arz-talep denen bir şey var ama talebi özgün bir yolla da karşılayabilirler diye düşünüyorum. Sadece “sinemada 7 tane nota var zaten, ne kadar farklı film yapılabilir ki” diye düşünmeseler keşke.
Bunları da sevebilirsiniz...
Devamı: Anıl Gündüz - Bak Buraya Yazıyorum
“Blue” Filmi
Türkiye’de “Amerikalı gibi çalan” iki müzisyenin hayatı. Blue. Blue filmi 21 Nisan’da gösterime girdi ve hala vizyonda. Yani yetişmek isteyenlerin hala …
Miyazaki ve Howl’s Moving Castle
Bu hafta biraz heyecanlıyım. Çünkü uzun süreli bir anime takipçisi olarak Miyazaki ve eserleri benim için çok kıymetlidir. Bugün Howl’s …
Kafa Yakan Film: Following
Ah o kafa yakan güzelim filmler. Her seferinde beni senaryo yazarlığına teşvik ediyor. Her bitişte yaşadığım şaşkınlık ve zevk beni …