Sana hayranım Obradovic. Sen büyük bir fenomensin.
Basketboldan öyle pek fazla anlamam. Teknik detayları, taktiksel düzenleri, kurulan setleri sizlere açıklayamam. Teknik bir yorumcu sizlere; organize bir atakta atılan 3 sayının nasıl atıldığını, atağın nasıl geliştiğini bilimsel verilerle ve basketbol terimleriyle açıklayabilir. Organizasyonların mükemmelliğini saniye saniye aktarabilir. Ama benim için ise; o sayı ”Ulan adam ne attı be” den pek öteye gidemez. Bu yazımda da tekniklerden, rasyonellikten farklı tamamen duygusal, sezgisel saptamalarla sizlere birkaç çıkarımlarımı anlatacağım.
Final Four’da Fenerbahçe’nin iki maçında da, beni oyunların içinde en çok etkileyen görüntü Obradovic’in gösterdiği duruş oldu. Duruş; kendinden emin, korkusuz, ne yapacağını ve ne zaman yapacağını çok iyi bilen bir şekilde Fenerbahçe’ye destek veren herkese güven veriyordu. O kadar kararlı bakıyordu ki, ta Real Madrid maçının başlarında ”Fener, bu kupayı alacak” dedim. Keskin bakışları, oyuncularına bağırışları, alkışlamaları televizyonda ne zaman gözükse, Fenerbahçe’nin içeride 6 kişi oynadığını düşündüm.
Belki de böyle gözükmek zor değildir. Oynayarak, rol yaparak bu duruşu sergileyebilen koçlar olabilir; ancak ister istemez final maçının bir karesinde de olsa bir heyecan, bir telaş, bir korku sezebiliriz o rol yapan koçta. Final maçında da buna şahit olduk. Olympiakos koçu Ioannis Sfairopoulos, maçın başında dik bir duruş sergiliyordu, gözlerinde cesaretten, güvenden başka hiçbir şey okunamıyordu. Ancak maç başladı, skorda denk gidiyordu. Ama Sfairopoulos maçla birlikte gözlerindeki ateşi de kaybetti. Maçın büyüsüne kapıldı ve duruşu maçın gidişatına göre şekillendi. Obradovic’te buna asla denk gelemezsiniz. Çünkü Obradovic günlük hayatında da böyle. Bence böyle biri. Lider karakterli, çevresindekilere güven veren, her yaptığını çekinmeden yapan biri. Zaten böylesine başarılı birinin karakterinde de bu gibi özellikler olması gerekir. Bu istikrar, bu başarı, bu kariyer başka türlü de gelmez diye düşünüyorum.
Obradovic, Fenerbahçe ile birlikte kariyerinde 5 farklı takımda, 9 Euro League şampiyonluğunu kazanmış oldu. Kariyerinin sonunda bu sayı kaç olur kim bilir. Dileğimiz sonsuza kadar Türkiye’de kalması.
Başımızdan eksik olma Koç. Sen bu ülkenin şu an sahip olduğu en büyük değerlerden birisin. Senden öğrenecek çok şeyimiz var.
Dip not: Ekpe Udoh. Sen de hiç gitme olur mu?
Dip not II : Hiçbiriniz gitmeseniz ya?
Bunları da sevebilirsiniz...
Devamı: Burak Ergin - Nagalipler Kupası
Karizmaya Karizma Katan Gol Sevinçleri
Öyle güzel gol sevinçleri görüyoruz ki; insan, sırf o sevinçleri yapabilmek için bile futbol oynamak ister. Hayranlıkla izlersin. Genelde 5-6 …
Hezimetlerin Getirdiği Buruk Kahkahalar
Bu coğrafyada yaşayan herkesin, sporla ilgili yaşadığı bir hezimet anısı vardır. Oynadığımız maçlardan, tuttuğumuz takımlardan, milli takımlarımızdan illaki kalbimize dokunan …
Basketbol Salonunda Voleybol Topuyla Futbol Oynamak
Bu davar benim. Lise yıllarımda beden eğitimi dersleri çoğunlukla böyle geçti, 4 yıl voleybol topunun yumurtası çıkana kadar haftanın ikişer …