“Benim serüvenimden bir yer ayırt,
Aman, mutsuz bir yer olmasın!”
Soru 1:
Yaşamıma bıyık bıraksam ve küpe taksam yakışır mı Sadri Abi?
Lise dostluğu bir başkadır derler, inanıyorum. Geçen hafta liseden çok değer verdiğim biriyle buluştum. Yaklaşık 9 senedir hayatımda kendisi. Neyse, işten çıkmışım yorgunum ama ertelemedim buluşmamızı. Çünkü yorgunluk bahanesi beni ele geçirseydi evde dümbelek gibi yatacak ve kilo almaya devam edecektim. Hem akıp giden sohbetimizden hem de dostumla güzel zaman geçirmenin verdiği hazdan mahrum kalacaktım. Muhabbet ordan oraya uçtu gitti, biz her zaman ki gibi birbirimize iç dış yıkama her şeyi döktük ve çok mutluyuz. Sonra “Kalkalım mı?” falan olduk artık saat geç olmuştu. Arkadaşım birden “Sen neleri seviyorsun?” dedi. Bir afalladım, suratına baktım birkaç saniye. İçimden “Senelerdir birbirimizi tanıyoruz ne ki bu şimdi?” diye geçiriverdim ama çok kısa sürdü bu düşüncem. Sonra dank etti. Uzun zamandır bu şekilde görüşüp konuşmamıştık, birbirimizde olan yerimiz hala aynıydı, samimiyetimiz hala aynıydı ama o iki çocuk, iki genç yetişkine dönüşmüştü. Evet, birbirimizi mesafe giren yerden tekrar bulmuştuk. Belki arkadaşım bu sorunun bende bu denli etki yaratacağını bilmeden öylesine sormuş olabilir. Yüklediğim anlam benim kendi dünyamda bu şekilde yankılandı. Çok hoşuma gitti. Yeniden keşfe çıkmış bir kaşif gibi annemle babama bile eve gidince “Siz neleri seviyorsunuz?” diye sordum. Yanıtlar beni çok eğlendirdi. Sizde sorun etrafınızdakilere.
Sevgili Dostum,
Benimle aynı gökyüzüne bakıyor, aynı havayı soluyorsun. Aynı güneşe uyanıyoruz ve aynı yıldızlara bakıp hayal kuruyoruz. Haberleri açıp aynı şeylere üzülüyoruz, barış dolu bir yaşamın isteği sarıyor dört bir yanımızı, ikimizin de. Benim kadar mutlu, benim kadar öfkeli, en az benim kadar hislisin. Madem ikimiz de dünyalıyız, bu kadar çok ortak yönümüz var ve bir o kadar farklıyız birbirimizden, o halde sana bir şeyler söylemek istiyorum.
Çoğu zaman “bir”i incelemeyi tamamladığımızda, “iki”ye ilişkin her şeyi de bildiğimize inanırız. Çünkü “iki”, “bir ve bir”dir. Ne var ki böyle düşündüğümüzde “ve”yi henüz incelememiş olduğumuzu unuturuz.
“Ve”yi incelemek: Maceraya gitmek.
Her incelenen “ve”; keşif, yüzleşme ve kabul gerektirir. Zorlu ve sancılıdır. Ama çok güzeldir, benim kanaatimce. Karşındakinin neden o şekilde davrandığını anlarsın. Anladığın zaman yargılamazsın.
İnsanoğlunun ortak ruhuna işlemiş eski zamanlara ait inançlar, yerleşmiş davranışlar var. Bu renkler diğer renklere karışmış. Dudak büzerek fotoğraf çekenler, dış görünüşünün zihninde olup bitenden daha temiz olmasına özen gösterenler, sokak hayvanlarına yardım etmek için varını yoğunu ortaya koyanlar, insan ayrımcılığına karşı yüreklilikle savaşanlar, özentiler, kendine özgüler, arkadaşının başarısını kıskananlar, “bunun da sürekli bir bahanesi var.” Deyip nedenini sormadan insanların üstünü çizenler, iyiler, kötüler, mucizelere inananlar. Çeşit çeşit renk renk desen desen insanlar… “Ve” incelendi. Maceraya çıkılıyor…
Duvarları aşabilmek için, önce sıkıntıların, dertlerin, düşmanların, ihanetin hatta şu çeşit çeşit insanın karşısında durabilmek, sonra bir kez daha, ikinci kez, üçüncü kez ve dördüncü kez çaba göstermemiz gerekiyor. Daha fazlasını yapacağım. Ait olmaktan daha fazlasını yapacağım, katılacağım. İlgilenmekten daha fazlasını yapacağım, yardımcı olacağım. İnanmaktan daha fazlasını yapacağım, anlayacağım. Hayal kurmaktan daha fazlasını yapacağım, çalışacağım. Öğretmekten daha fazlasını yapacağım, ilham vereceğim. Kazanmaktan daha fazlasını yapacağım, kazandıracağım. Yaşamaktan daha fazlasını yapacağım, büyüyeceğim. Arkadaşlıktan daha fazlasını yapacağım, dost olacağım. Denemekten daha fazlasını yapacağım, başaracağım. Bunları yapacağım. O zaman o renk cümbüşü içinde kabullenmekte zorlandığım her şeyi daha iyi hazmedebiliyorum. Nasıl mutluysan, nasıl seviyorsan öyle yap diyebiliyorum karşımdakine. Fikrimi sorarsa sadece benim bakış açımdan artı ve eksilerini gösterebilirim. Kendime özgü olduğumu biliyorum ve bu şekilde hem mutlu oluyorum hem de mutlu edebiliyorum. Eskiden tuhaf bulduğum hatta üstünden gıybet döndürdüğüm şeyler şuan kabul geliyor. Her renkle aramda çok yakında olsam bir sınır var. Renklerin çoğu olumsuz yüklü olabiliyor bazen. Soluk renkler kendilerine zarar. “Ve”incelendi. Ben çok seviyorum bu “ve” incelemelerini. Bilmiyorum belki de bu yüzden psikolog olmak istedim.
Benim serüvenim bu şekilde ilerliyor. Sadri abi, Neşet abi, belki Franz, bazen Orhan. Değişiyor sorularım ve soruyu sorduğum kişi. Merhaba Lewis Carrol! Benim serüvenimden bir yer ayırt, Aman, mutsuz bir yer olmasın! Maceraya gidiyoruuuuum.
Bunları da sevebilirsiniz...
Devamı: Özge Akıncı - Binbir Gece Terapileri
Pes Etmek Üzereysen, Neden Başladığını Düşün
Bulutlara post-it yapıştırdım; unutursam her gökyüzüne baktığımda hatırlayacağım: Yüksek enerji vücudumuzda dolaştığında ne olur? Mutluluk olur. Hiçbir şey iyi ya …
GELECEĞİN ENDİŞELERİ “ŞU AN”IMI ÇALDI
Bazen kafamın içi karşımdakine anlatmak istediklerimle dolup taşıyor. Zihnim hayal edilemeyecek genişlikte bir orman gibi. Bir sürü imge, manzara, çiçek, …
Enstrümansız ”Kafa içi Bıdı Bıdı” Orkestrası
Mükemmel insan mı olmak istiyorum? Hayır, Allah korusun. İnsanların mükemmel olabileceğine dair mantıksızlıkla mutlu olmak mümkün değil. Ne ucube bir …